21 Mart 2013 Perşembe

Ç İ K O L A T A



Uzun zamandır kendisiyle röportaj yapmak istediğim birisi vardı ve şu an tam karşımda: Diyetisyen Melda Demiröz. Aklımı kurcalayan birçok soru var ve bu soruların yanıtları da şimdi tam karşımda. Ama “nasıl zayıflarım?”ı konuşmayacağız bu defa. Sıkı durun! Konumuz çikolata!

Genel olarak baktığımızda diyetisyen ve çikolata ikilisini yan yana görmüyorum. Görürsem de çikolata diyetisyenin yasaklar listesinde oluyor. Hakkınızda bir dizi araştırma yaptım ve bu araştırmalarım gösterdi ki, siz gerçek bir çikolata düşkünüsünüz. Diyetisyen olarak siz ve çikolata düşkünlüğünüz arasında bir tezatlık yok mu? 



- Hayır. Bu bir tezatlık değil. Her ne kadar çikolata yüksek kalori içermesi nedeniyle günah keçisi olarak ilan edilmiş yiyeceklerden olsa da ve çoğu zaman diyet yasakları arasında bulunsa da, ben bunu doğru bulmuyorum. Öyle ki çikolatanın  ilk keşfedildiği zamanlarda Tanrıların besini olarak adlandırılması, bunun bize Tanrı'nın bir lütfû olduğunu göstermiyor mu? Dikkat edilmesi gereken nokta çikolata yememek değil, çikolatanın dozunu ayarlayabilmek.



Mezuniyet tezinizi de çikolata üzerine yapmışsınız?


- Evet, hatta mesleğim bile belli değilken sırf çikolataya olan ilgim nedeniyle çocukluğumdan beri üzerinde çalışmak istediğim bir konuydu bu. Tabi bu çalışmam da çikolatayı daha yakından tanımama vesile oldu. Tezimde çikolatanın faydalarına değinirken özellikle antioksidan etkisinden bahsettim, ki kakaonun oranına göre bu antioksidanın oranı bilinen en yüksek antioksidanlı yiyecekten bile daha da yüksek olabiliyor. Bu yüzden çikolata benim beslenme planımda yer alan yiyeceklerden birisi.

Peki, bu noktada diyetisyen Melda Demiröz’ün bir çikolata bağımlısı olduğunu söyleyebilir miyiz?

- Evet! Ben gerçek bir çikolata bağımlısıyım. Kendimi bildim bileli çikolatanın bağımlılık yapıcı etkisini savundum. Öyle ki tezimde üzerinde en çok durduğum nokta da buydu. Savunduğum sonuca da ulaştım. 

Merak ettiğim bir husus var. Bunu halkı temsilen soruyorum. Ben çikolatayı çok seviyorum; ama vücudumun deformasyona uğrayacağı endişesi taşıyorum. Günde ne kadar çikolata yemeliyim ki bu kaygımı yok edebileyim?

- Elbette bu sorunuza vereceğim yanıt kişiden kişiye göre değişecek; ancak ideal olan ve benim önerdiğim günlük 40 gr çikolata sınırını aşmamaktır. Ancak burada çikolatanın çeşidi de çok önemli. Beyaz çikolata içerisinde kakao tozu bulundurmaz ve az önce bahsettiğim antioksidan etkiyi sağlamaz. Sütlü çikolatada da bu oran oldukça düşüktür. Önerdiğim çikolata bitter çikolata, hatta önerim en az %70 ve üzeri bitter çikolata. Ayrıca karamelli, kremalı ya da aramalı çikolatalar da, yüksek şeker barındırması nedeniyle gündemimde yer edinmeyen çikolata gruplarından.

Yıllardan beri süregelen bir efsanemiz var, malumunuz. "Çikolata insanı mutlu eder." Sizin bu konudaki fikriniz nedir?

- Buna katılıyorum. Çikolata seratonin hormonunu uyararak mutluluğumuzu arttırıyor. Bunun yanı sıra çikolatanın erirken ağızda bıraktığı yumuşak tat da bu hazza katkı sağlıyor. Yüksek karbonhidrat ve şekerin de mutluluğa olumlu katkı sağladığı bilinmektedir. Dolayısıyla çikolata mutlu eder.

Peki ya Nutella! Onda mutluluktan ve hazdan çok daha fazlası var bence!

- Nutella ile ilgili şunu söyleyeceğim sadece. Nutellayı ekmeğinize sürerek ziyan etmeyin!

Diğer yandan ben sizin bir İstanbul aşığı olduğunuzu biliyorum. En azından gözlemlerim bana bu hissi veriyor. Ve keşfi seviyorsunuz! İstanbul’da yaşayanların ya da İstanbul’u ziyaret edenlerin hem güzel vakit geçirebilecekleri hem de kaliteli çikolata ile mest olabilecekleri bir mekân söz konusu mu?

- Benim özellikle tercih ettiğim bir mekân var. Ve burası varken başka bir çikolata mekânı keşfetme fırsatım olmadı bile! İstiklal Caddesi’nde J’adore Chocolatier Cafe. Birçok arkadaşımla paylaşıyorum ve herkes harika bir seçim olduğu konusunda geri bildirimde bulunuyor. Neler var burada merak ediyorsunuzdur eminim. Özel olarak İsviçre'den ithal edilen kuvertür çikolatalar kullanılarak hazırlanan dolgu çikolatalardan tutun da, fondüye, çikolatalı pastadan, kuplarda çeşit çeşit çikolata tatlıları mevcut burada. Buranın favori yiyeceğinin Oh La La Beatrice olduğunu söylüyorlar. Fakat benim favorim ise Profiterollü Pasta. Deneyin!

Az önce dediniz, günde maximum 40 gr ve en az %70 kakaolu bitter çikolata tüketmeliyiz. Kendimden biliyorum zaman zaman kontrolü çok sağlayamıyoruz. Böyle günlerde dengeyi sağlamamız için ne yapmalıyız?

- Diyelim ki J’daore’da kocaman bir tabak çikolatalı pastayı tükettiniz ve ertesi gün benim bugün 40 gr. çikolata hakkım var mı diyeceksiniz? Hayır. O hafta içerisinde şeker ve karbonhidrattan olabildiğince uzak durmalısınız. Ve hareketli olmalısınız. Ayrıca küçük bir sır, çikolata kaçamaklarınızı geç saatlere bırakmayın. Gün içerisinde, özellikle de kahvaltı ile öğle yemeği arasındaki süreç daha sağlıklı bir gün geçirmenize fayda sağlayacaktır.

Sohbetimiz süresince fark ettim ki, çok sık su tüketiyorsunuz. Bu bilinçli mi?

- Evet bu bilinçli olarak yaptığım bir şey. Mevsime göre değişiklik gösterse de günde ortalama 2,5 litre su tüketiyorum. Ayrıca su şişesi alışkanlığım var ve bunu herkese tavsiye ediyorum. Çünkü toplum olarak yalnızca susayınca su içen bir yapıya sahibiz. Ve ne kadar su içtiğimin farkına varabilmem açısından da önemli buluyorum bunu.

Çikolatanın dışında bir merakım var. Diyetisyen Melda Demiröz mutfağında ne pişirir ve sokakta ne yer?

- Hazır gıdalardansa, ev yemekelerini tercih ettiğimi söyleyebilirim. Ama bu demek değildir ki, diyetisten Melda Demiröz fast food tüketmiyor. Ancak dikkat etmek durumundayım. Öncelikle sağlığını düşünen bir insan olarak, sonra da diyetisyen kimliğimle buna çok sık izin vermiyorum. Bizim 4 besin grubumuz var. Protein grubu, süt grubu, tahıl grubu ve sebze-meyve grubu. Gün içerisinde mutlaka her gruptan tüketmeye özen gösteriyorum.

Son olarak bu denli çikolata aşığı birisi olduğunuzu ve yemeğe düşkün olduğunuzu söylüyorsunuz; ancak fiziğiniz söyleminizi doğrulamıyor. Burada bir sihir olduğunu düşünüyorum. Siz ne diyeceksiniz?

- Hareketli yapımla, yaşımın genç olmasıyla ve genetiğimle ilişkili olsa da asıl mesele dengeyi sağlamakta. Tükettiğiniz yiyeceklerin yukarıda bahsettiğim 4 gruba dahil olması ve gün içerisindeki bu dengeyi sağlamak sağlıklı bir form tutmanıza yardımcı oluyor diyebilirim.


1 Mart 2013 Cuma

Sosyal Hizmet Uzmanlarının Bireysel Görüşmede Verecekleri Geri Bildirimlere Dair Birkaç İpucu


Sosyal Hizmet Uzmanlarının Bireysel Görüşmede
Verecekleri Geri Bildirimlere Dair Birkaç İpucu


  1. Düzey Tepki: En ilkel tepkidir. Bu tepkiyi verirseniz, hiçbir duyguyu yakalayamazsınız.
  2. Düzey Tepki: Göz teması kurmadan, candan bıkkın bir şekilde geçiştirilerek ya da olgunlaşmamış yorumlar yaparak yanıt vermek sorun oluşturabilir.
  3. Düzey Tepki: Daha kritik olan bu geri bildirimle müracaatçının bulundu yeri keşfedeceksiniz. Sosyal hizmet uzmanlarının en az bu düzeyde tepki vermeleri beklenir.
  4. Düzey Tepki: Bireyin frekansına girilir. Size söylenmeyen, söylenemeyenin ardında yatan duyguya inilir. Senli cümleler kurulur.
  5. Düzey Tepki: Duygunun ekleme yapıldığı bu süreç oldukça risklidir. Eğer gerçek duyguyu yakalayabilirseniz oldukça etkili olabilirsiniz. Ancak yanılıyorsanız tepki alabilirsiniz. Hatalı bir yorumlama, kaş yaparken göz çıkarmaya sebep olabilir.

  • Empati: “Eşim bana güldü. Kendimi çok aptal hissettim. Aşağılanmış gibi hissettim.”

  1. Düzey Tepki: “Karınızın adı neydi?”
  2. Düzey Tepki: “Hı, hı. Anlıyorum.”
  3. Düzey Tepki: “Eşinizin davranışı sizi üzmüş olabilir.”
  4. Düzey Tepki: “Eşinizin bu davranışı sizi endişelendiriyor.”
  5. Düzey Tepki: “Eşinizin sizi çok incittiğini hissediyorum. Bana öyle geliyor ki, ona çok öfke duyuyorsunuz.”

  • Sıcaklık: “Oğlum aslında zeki ama okulda kötü not alıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum.”

  1. Düzey Tepki: “Hangi ders?”
  2. Düzey Tepki: “Hım, anlıyorum. Tabi, zor durum.”
  3. Düzey Tepki: “Oğlunuzun potansiyelini görmemesi sizi üzüyor.”
  4. Düzey Tepki: “Çocuğunuzun okulda başarılı olmaması hem sizi endişelendiriyor, hem de oğlunuz adına endişeleniyorsunuz.”
  5. Düzey Tepki: “Oğlunuzun okul başarısızlığı hem sizi, hem de onu şaşırtıyor olmalı. Onun için endişelendiğinizi görüyorum. Oğlunuzun okulda daha başarılı olabilmesi için ona nasıl yardımcı olabileceğimizi düşünelim.”

  • İçtenlik: “Kızımı neredeyse evden atacaktım. Söylediğim hiçbir şeyi dinlemiyor. Gözüm onu görmek istemiyor!”
  1. Düzey Tepki: “Kızınız kaç yaşında? Aman canım, zamane kızları işte.”
  2. Düzey Tepki: “Ama bu sizin çocuğunuz; sevmeyi öğrenmemiz lazım.”
  3. Düzey Tepki: “Kızınızın bu davranışı sizi çileden çıkarmış. Genç kızınızla uğraşmakta güçlük çekiyorsunuz.”
  4. Düzey Tepki: “Kendi tecrübelerimden de biliyorum ki, ergenlerle uğraşmak güç oluyor bazen.”
  5. Düzey Tepki: “Ergenlerle iletişim kurmanın zor olabileceğini biliyorum. Hadi sizinle kızınız arasında nasıl daha güzel bir ilişki kurabileceğimizi düşünelim?”