20 Kasım 2012 Salı

HEY! SOSYAL HİZMET UZMANI! ÇALIŞTIĞIN ÖRGÜTÜ/KURUMU TANIMAK İÇİN NELER YAPMAN GEREKTİĞİNİ BİLİYOR MUSUN?


  • Örgütün hangi yasaya bağlı olarak kurulduğunu öğren.
  • Süpervizöründen veya daha deneyimli olan kurum elemanından kurumun amaç, politika ve müdahalelerini nasıl daha iyi anlayabileceğin konusunda sana yol göstermesini iste.
  • Kurumun politika ve prosedürlerini incele. Çalışanların davranışlarını yazan etik yönergeye dikkat et.
  • Kurumun tarihini, misyonunu ve felsefesini açıklayan dokümanları oku. Son 5–10 yılda kurumun nasıl değiştiğini ve kurumun üzerinde ne tür toplumsal ve politik güçlerin önemli etkisinin olduğunu anlamaya çalış.
  • Kurumun amaçlarını, planlarını öğren.
  • Kurumun personel politikasını, iş değerlendirmesinde kullanılan araçları incele.
  • Kurumun bütçesini incele, gelir kaynaklarının neler olduğunu öğren.
  • Yıllık rapor ve istatistik verileri incele.
  • Kurumun performansının ve sağlanan hizmetlerin kalitesini değerlendirmede hangi prosedürleri kullandığını öğren.
  • Kurumun en çok iletişim halinde olduğu kurum ve örgütleri belirle.
  • Kurumun sosyal hizmet elemanlarına ne tür görev, rol ve aktiviteleri tahsis ettiğini sapta.
  • Bu örgütün toplumun değer ve normlarıyla nasıl algılandığını ve toplumun bu örgüte nasıl tepki verdiğini araştır.
  • Bu örgütte ne tür hakların olduğunun ve özlük haklarının farkına var.
  • Bu örgütün nasıl kurulduğunu, örgütte herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığını, değişiklik yapıldıysa bu değişimin neden ve nasıl olduğunu öğren.



Yusuf Adem UZUN
Sosyal Çalışmacı / Social Worker
İstanbul

Ocak, 2010 – Ders Notları

16 Kasım 2012 Cuma

MÜRACAATÇILARIN SOSYAL HİZMET UZMANI'NA GÖNÜLLÜ BAŞVURMASI TEMELİNDE, MİKRO DÜZEYDE ETKİLİ BİR UYGULAMA İÇİN OLUŞTURULAN 7 ETİK İLKE (Biestek)


  • Bireyselleştirme (Individualisation): İnsanların birey olarak kendi koşulları içerisinde değerlendirilmesini, her bir bireyin biricik olduğunu; sorun, yaşantı her neyse özel koşullar içinde değerlendirilmesi gerektiğini savunur.

  • Duyguların Anlamlı Dışavurumu (Purposeful expression of feelings): Çalışılan kişinin ayıplanmadan, cesaretlendirilerek dinlenmesi gerektiğini, müracaatçıların olumlu ve olumsuz duygularını özgürce dışa vurmaları gerektiğini savunur. Her duygunun insana ait olduğu mesajı verilmelidir.

  • Kontrollü Duygusal Katılım (Controlled emotional involvement): Hem müracaatçının duygusuna bir miktar girip onu anlamayı, hem de dinlediğimiz insanla bizim duygularımızın paralel gitmesi gerektiğini savunur. Ancak kendi duygularımızı ifade etme konusunda dikkatli olunmalı ve karşımızdakine uygun tepkiler verilmelidir.

  • Kabul Etme ( Acceptance): İnsana saygı temelinde gelişen bu ilke; çalıştığımız insanın güçlü ve zayıf yanlarını, duygusunu, varlığını kabul etmeyi, uzmanın müracaatçısını önyargı ve kişisel yargılardan uzak tarafsız bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini savunur. Esas olan: “Kabul etmek, onaylamak değildir.” farkındalığıdır.

  • Yargılayıcı Olmayan Tutum (Non-judgemental attitude): Müracaatçının kişiliğinin değil, davranış ve tutumlarının değerlendirilmesi gerektiğini savunur. Onları suçlama ya da onlara masumiyet yükleme reddedilir. Müracaatçıyı anlamaya çalışmak, yargılayıcı tutumu azaltmayı kolaylaştırabilir.

  • Müracaatçının Kendi Kararını Kendisi Vermesi (User self-determination): Özgür koşullar içinde, özgürce karar verebilme sürecidir. Müracaatçılar, kendi kararlarını verebilmek için, uygun kaynaklar konusunda bilgilendirilmeli, onlara alternatif çözüm yolları üretmek için yardım edilmeli ve bunların sonuçları hakkında bilgilendirilmelidir. Müracaatçının kendi kaderini tayin etme ilkesi iki durumda ihlal edilebilir: “Kendisi veya bir başkasına zarar verme söz konusuysa ve verilen karar yasalara aykırı bir durum doğuruyorsa.”

  • Gizlilik (Confidentiality): Mesleki çalışma kapsamında müracaatçının paylaştığı özel bilgileri gizli tutmak gerekmektedir. Ancak bazı durumlarda gizlilik ilkesi şu şekilde ihlal edilebilir: Diğer uzmanlarla birlikte değerlendirme yapma ve ilgili kuruluşlara bilgi aktarma.




Yusuf Adem UZUN
Sosyal Çalışmacı / Social Worker
Istanbul

                          Ders Notları, Nisan 2010

12 Kasım 2012 Pazartesi

GENÇLER ARASINDAKİ SEKSİN YENİ VE RİSKLİ CADDESİ: AKILLI TELEFONLAR


Amerikan Halk Sağlığı Derneği’nin 140. Yıl Toplantısı’nda yayınlanan yeni bir araştırmaya göre akıllı telefonların kullanımı, internet üzerinden seks için istenilir olmanın bir artış olasılığı ve gençlerin internet buluşma partneriyle seks yapmaları ile ilişkilidir.
Araştırma; akıllı telefonlu gençlerin cinsel olarak aktif olma olasılıklarının 1,5 kat daha fazla olduğunu, muhtemelen neredeyse seks için iki kat daha fazla online olduklarını, cep telefonlarında internet olmayanlar ile bu gençler karşılaştırıldıklarında ise bir internet buluşma partneri ile cinsel ilişkiye girme olasılıklarının iki katından daha fazla olduğunu açıklıyor. Ayrıca, bahsi geçen seks için çevrimiçi olanların korumasız bir şekilde cinsel ilişkiye girdiği tespit edilmiş; raporda, katılımcıların %5’i seks partneri bulmak için interneti kullandıklarını ve %17’si ise tanımadıkları kişilerin online ortamda seks için kendilerine yaklaştıklarını belirtmiştir.
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar da, heteroseksüel olmayan lise öğrencilerinin, heteroseksüeller ile karşılaştırıldığında 5 kez daha fazla online olarak seks partneri aradıklarına dikkat çekmiştir. Los Angeles Birleşik Okul Bölgesi’nden lise öğrencilerine 2011 yılında dağıtılan anketteki sonuçlar yaş, ırk, cinsiyet ve cinsel yönelim dâhil olmak üzere bağımsız faktörler açısından test edilmiş ve genel olarak katılımcıların 3’te birinin internete bağlanmak için kendi cep telefonlarını kullandıkları bilgisine ulaşılmıştır.
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde bir araştırmacı ve sunumcu olan Hailey Winetrobe: “Biz anne babalar, sağlık eğitimcileri, doktorlar cep telefonlarının ergenlerin seks partneri bulmak için başvurduğu diğer yeni yollardan birisi olduğunu fark etmeliyiz.” der ve ekler: “Veliler ve okul sağlığı profesyonelleri online olarak buluşmanın güvenliği ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve istenmeyen gebeliği önlemek için prezervatif kullanmanın gerekliliği hakkında çocuklar ile konuşmalılar.

Kaynak: Amerikan Halk Sağlığı Derneği


                                                                                                                       Çeviri / Translation 
                                                                                                                        Yusuf Adem UZUN
                                                                                                  Sosyal Çalışmacı / Social Worker
                                                                                                                                          İstanbul
                 
                                                                                                      Orijinal Metin / Original Text
                                                            http://www.socialworktoday.com/news/dn_110912.shtml

8 Mayıs 2012 Salı

SOSYAL ÇALIŞMACILAR İÇİN YAŞAMSAL YEDİ İPUCU



  • Mesleki İzolasyondan Kaçının: Müracaatçıların travma ve problemlerinin tam ortasında yalnız başına kalma duygusu, sizi tükenmişliğe götürebilir.
  • Tavsiye: Meslektaşlarınız ve süpervizörleriniz ile ilişkide olun. Her yeni gün ile gelen endişe ve sorunları onlarla paylaşın. Birlik ve beraberliğin keyfini çıkarın.

  • Klinik Etkinliğinizi Geliştiren ve Destekleyen Mesleki Eğitimi Takip Edin: Diğer klinisyenlerle yapılandırılmış bir sınıf ortamında iyileştirici bir süreci ya da stratejiyi öğrenme ya da inceleme, bir stres düşürücü olarak işlev görebilir.
  • Tavsiye: Bilginizi arttıracak ve işinizi kolaylaştıracak sürekli eğitim ve diğer buluşmalara katılım için zaman ayırmak sizi asla “çok meşgul” etmeyecektir.

  • Travmanın “Dalgalanma Etkisi”nden Kaçının: Klinik etkinliği, bir müracaatçının illa acı, korku ve anksiyete içerisinde katılımı anlamına gelmez. Çok fazla derinden ya da çok fazla yakından paylaşım, sosyal çalışmacının nesnelliğini ve yararlığını azaltır.
  • Tavsiye: O ana odaklanın ama müracaatçının travmatik anılarını yeniden tasarlamasından ve yoğun görsel öğeler sunmasından kaçının.

  • Mesleki Beklentilerinizi Makul Tutun: Kendinizi başarısız birisi olarak hayal etmeniz, profesyonelliği devre dışı bırakmanıza ve kişisel olarak toksik (zehirli) olmanıza neden olabilir. Sosyal hizmette mükemmellik, her durumda ya da her vakada elde edilebilir ve bakımlı olan sabit bir noktaya karşılık olarak, müracaatçı-bağımlı ile bağlam-odaklı ikilisini ifade eder.
  • Tavsiye: Başarı için makul beklentileri belirlemek amacıyla meslektaş ve süpervizörlerle çalışın, bu başarıları kutlayın, kendinizi suçlamaktan ve cesaretsizlikten kaçının.

  • Bir İş Gününe Başlamak ya da O Güne Demir Atmak İçin “Ritüel” Kullanın: Her sabah kendinize ayıracağınız birkaç kişisel dakikanız, işiniz için hassasiyetlerinizi ortaya koyar ve günün beklentileri için size zemin oluşturur.
  • Tavsiye: Kendi ritüel aktivitenizi bulun. Olanaklar arasında şunlar ilginizi çekebilir: Sabahları arabadan ayrılmadan önce 10 dakika boyunca meditasyon veya nefes egzersizleri yapın, güne başlamadan önce masanızda ilk kahve ya da çayınızın sessizce tadını çıkarmak için kendinize zaman ayırın, 3 ile 5 arasında belli hedeflere sahip bir günlük plan yazın.

  • İşi, İş Yerinde Tutun: İşinizi bitirdiğiniz zamandan sonra uzun süre boş beklemenin ve ertesi gün için bekleyebilir görevleri o güne sıkıştırmanın stresinden kaçının.
  • Tavsiye: Evinize zamanında gidin. Evde olduğunuzda, aileniz ya da arkadaşlarınızla, iş ile ilgili aşırı tartışmalar yapmaktan kaçının.

  • Kendinizi Sağlıklı ve Dengeli Bir Şekilde Koruyun: Dengeli bir diyet, düzenli egzersiz ve bunlarla ilgili aile ve kişisel ilişkilerinizde zevk aldığınız tüm klasik tavsiyeler buna dahildir.
  • Tavsiye: Sizin için bazı beklenmeyen aktiviteleri bulun ve onları yapın. Eğer bir haftasonu gezinizi ertelediyseniz, gelecek listenize onu ekleyin. Eğer her zaman büyük bir beysbol oyunu görmeyi istediyseniz, ona bilet alın. Eğer rumba öğrenmek istiyorsanız, bir kulübe üye olun.
Yeni ve farklı olan genellikle enerji verici ve onarıcı özelliğe sahiptir, unutmayın!


Çeviri:
Yusuf Adem Uzun
Sosyal Çalışmacı
Eskişehir


Orijinal Metin:
Richard Currey
National Institutes of Health
Washington



16 Nisan 2012 Pazartesi

ÇOCUKLUK ÇAĞI CİNSEL İSTİSMARININ ERKEK MAĞDURLARI - TOPLUMSAL CİNSİYET MERCEĞİNDEN BİR BAKIŞ


Sosyal çalışmacılar, kadın mağdurlardan gelen farklı bir ışık altında, yetişkin erkek mağdurların deneyimlerine bakmaya hazır olmalıdırlar.

Cinsel istismar mağdurları ile çalışırken, hiçbir iki vakanın tam olarak benzer olmayacağını hatırlamak oldukça önemlidir. Bu müracaatçılarla çalışırken, sosyal çalışmacılara hazırlık ve eğitim aşamasında her ne kadar yardım edebilecek benzerlikler olsa da; onların her birinin kendi başına benzersiz olmalarından dolayı, erkek ve kadın deneyimlerini birlikte ele almak bir hatadır. Yıllar boyunca, cinsel mağduriyet genellikle “kadın sorunu” olarak tanımlanmış ve çoğu sosyal çalışmacı yetişkin erkek mağdurların, geçmişlerindeki cinsel istismar olaylarını aşmaları için, onların kendi sessizliklerini ve mücadelelerini ortaya daha fazla koymaları gibi durumlarda, onlarla çalışmak için yeterince hazır değillerdir.

“Çoğu klinisyen, kadın ve çocuklarla çalışmak için eğitilmiştir ve cinsel istismarın odağında her zaman sadece onlar olmuştur.” der Anthony D. Rodriguez (Seks bağımlılığı terapisti ve Rock Island temelli The Men’s Center’in klinik yöneticisi). “Biz çocuklara nasıl yardım edilebileceği konusunda eğitimli olabiliriz; fakat erkek olacak bir çocukla nasıl çalışılması konusunda eğitimli değiliz.” diye de ekler.

Rick Goodwin (Ottawa, Ontario, Canada temelli, The Men’s Project’in yöneticisi) ise, “Biz, cinsel şiddet hakkında konuşurken, travma her ne kadar bir kültüre ya da toplumsal cinsiyete ait olsa da, onun oldukça evrensel olduğunu biliyoruz.” der ve “Bizim cinsiyet tanımlarımız daha çok bizim kim olduğumuzu ve yetişmemizdeki köklerimizi ifade eder ve erkek mağdurlarla çalışırken toplumsal cinsiyet bakış açısına gerek duyarız.” diye ekler. Diğer bir deyişle, sosyal çalışmacılar kadın deneyimlerinin görünümünün farklı bir ışığı altında, erkek deneyimlerine bakmaya hazır olmalıdırlar.

Örneğin, erkek müracaatçılarla çalışırken ele alınması gereken bazı önemli farklılıklar vardır. Bunlardan birisi, eril toplumsal cinsiyet sosyalleşmesini içerir.

“Biz hepimiz, erkeklerin kendileri çabuk toparlayan ve kendisine yeterli olan insanlar olduklarına inanmak üzere toplumsallaşmış haldeyiz.” der Richard Gartner (New York City’de, William Alanson White Institute’de bir eğitim ve süpervizyon analisti, aynı zamanda Sexual Abuse Programı’nın kurucu müdürü) ve ekler: “Erkeklerin seksi reddetmediklerine ve kurban olmadıklarına inandırılmış durumdayız. Onlar seksten sorumludurlar. Tüm bunlar da, bir erkeğin kurban olabileceğini kabul etmeyi zorlaştırır. Genellikle erkekler geçmişi yeniden yazarlar ve bu durumun bir sorumlusu olduğunu söylerler ya da bu durumun onları rahatsız etmediğini veya onları etkilemediğini iddia ederler.”

Cinsel istismar üzerine birçok kitabı bulunan yazar Gartner, “Beyond Betrayal: Taking Charge of Your Life After Boyhood Sexual Abuse and Betrayed as Boys: Psychodynamic Treatment of Sexually Abused Men” adlı kitaplarında bu faktörlerin erkeklerin deneyimlerini ilk etapta açıklamaları konusunda zorlanmalarına sebep olduğunu söyler. Duygularını sözel olarak ifade edemeyerek toplumsallaşan erkeklere ne olduğu konusunda konuşmak, onlar için meydan okuma olabilir. Buna ek olarak, eğer fail bir kadınsa, ki düşünüldüğünden daha yaygındır, erkek bu deneyimden olumsuz etkilendiğini kabul etme konusunda daha az isteksizdir.

“O kişinin bir kadın tarafından mağdur edildiğini söylemesi zordur.” der Gartner. “Hadi onun bir öğretmen ya da bebek bakıcısı olduğunu farz edelim. Kurbanın arkadaşlarının, ona ‘şanslı çocuk’ deme ihtimali yüksektir. Bu yüzden çocuğun bu duygularla gidecek hiçbir yeri yoktur. Böyle vakalarda, erkek kurbanlar genellikle bu konu hakkında tekrar konuşmayacakları konusunda karar verirler ve konuyu kapatırlar ya da bu durumun onları hiç etkilemediğini söylerler.”

Erkekler sıklıkla başka bir nedenden dolayı tedaviye başlarlar, ancak çoğu zaman konu, onların evliliklerindeki cinsel ilişki ile mücadele ile ilgilidir. Gerçek hikayenin açıklanması birden çok seans alabilir. Fakat en başından itibaren, müracaatçı büyük olasılıkla kendisini açmasına ilişkin rahat hissedip hissetmeyeceğini ölçecektir.

“Erkekler tedavi için geldiklerinde, istismarı ortaya çıkarma konusunda konuşmazlar.” der Rodriguez ve ekler: “Benim için, klinisyenin satır aralarını okuması ve gerçekte neler olup bittiğini değerlendirmesi gerekir.”

Rodriguez bunu yapmanın sosyal çalışmacılar üzerinde birçok baskı oluşturacağını söyler. Çünkü cinsel istismar mağdurları genellikle “büyük radar”a sahiptirler. Bu, diğer insanlar onlara tepki gösterirken, genellikle uyum içinde oldukları anlamına gelir. “Eğer klinisyen herhangi bir şekilde iyi bir yardım sunamıyorsa, bu durum cinsellikle ya da toplumsal cinsiyet hakkındaki kendi önyargılarını sunmasıyla alakalı olabilir. Bu da konuşmayı hemen sonlandırabilir.” der Rodriguez. “Eğer sosyal çalışmacılar bu müracaatçılarla çalışmak istiyorlarsa, müracaatçılarla paylaşacağı konulara onların nasıl tepki verecekleri yönündeki kendi cinsel önyargılarını çok iyi şekilde anlamalıdırlar.” der.

Anahtar Farklılıklar

Kadın ve erkek deneyimleri arasındaki önemli farklılıklardan birisi, cinsel yönelim üzerindeki kafa karışıklığından gelir. Erkek türünün fiziksel makyajı ve anatomisi nedeniyle, kurban deneyimi yaşarken, her ne kadar rahatsız ve isteksiz olsa bile, ereksiyon olabilir.

“Bazı failler kurbanlarının ereksiyon olmalarının nedeni olarak onları suçlarlar ve ereksiyon olmalarının nedenini onlara bağlayarak, bunu onlara karşı kullanabilirler.” der Ken Singer (MaleSurvivor’ın eski başkanı ve New Jersey’s Association for the Treatment of Sexual Abusers’ın yöneticisi) ya da “Sen gaysin, bak işte ereksiyonsun!” düşüncesinin varlığından bahseder. Ayrıca Singer, kişinin onu istismar eden kişi hakkında konuşması, genç erkekleri isteksiz hale getirdiğini de ekler sözlerine.

Buna ek olarak Singer der ki, erkek erkeğe olan istismar, genç bir kurbanda son derece kafa karıştırıcı bir cinsel yönelim durumu oluşturur. “Eğer istismar ağrılı ya da tamamen olumsuz algılanan bir türden değilse; çocuk cinsel uyarılma, zevk alma, hatta orgazm olma deneyimi kazanır. Belki de, boşalmaya kadar gidebilir sonuç. Ama bu çok kafa karıştırıcı bir duruma dönüşür.” der ve ekler: “Sonra kurban bu korkunç ve garip ama aynı zamanda zevkli duygular tarafından bastırılır.”

Erkekler tarafından taciz edilen genç erkeklerin eşcinsel olduğu ya da olabileceği fikri, bu durumun üstesinden gelmek için MaleSurvivor’ın umut ettiği bir efsanedir sadece. Bir diğer büyük efsane de, “Vampir Sendromu”dur. Bu da cinsel istismara uğrayan çocukların, diğer çocuklara cinsel istismara devam edeceklerini savunan bir düşüncedir; aynı, bir vampir tarafından ısırılan birinin vampir olmaya mahkum olduğu efsanesindeki gibi. Bunun yanlış olduğu kanıtlanmıştır ancak toplum tarafından inanılan bir mittir hâlâ.

Gartner, erkeklerin çözmek zorunda kaldığı bir başka konu olarak da, kadın mağdurlara karşı olarak erkeklerin daha ileri gitmesi için, daha çok meydan okumaları gerektiğini söyler. Toplum bu yüzden cinsel istismarla ilgili olarak, gelecekteki sübyancıların kadın olması konusunda endişeli değildir. Fakat genellikle erkek kurbanlar aracılığı ile bu inancı da benimserler.

Gartner, “Açıkçası bu doğru değildir.” der ve devam eder: “Genç erkek kurbanların büyük çoğunluğu, cinsel taciz uygulayacak erkekler olmak için yetişmeyeceklerdir. Yine de onlar bir fantezileri olmasa bile, olacak diye sık sık korku yaşarlar. Kendi cinsel istismarlarının flashbacklerini yaşamaları, onların kötü niyetli olacaklarının veya fantezi yaşayacaklarının kanıtı olarak düşünmelerine sebep olur. Tüm bunları birisine anlatmak ise, potansiyel istismarcı olarak algılanacaklarını ve çocukların yanına yaklaştırılmayacaklarını düşündüklerinden beri, kurbanda korku yaratır. Bir keresinde, geçmişte yaşadığı bir istismarı kızı ve oğluna anlatmaktan korkan bir müracaatçı ile konuşmuştum. O, bu durumun torunlarına erişmesine engel olacağından endişeliydi.”

Toplum bu inanca asılı kalmaya devam ederken, Rodriguez bazı klinisyenlerin de bunu yaşattığına inanıyor. “Bazı klinisyenlerin durumu “felaketleştirmeye” çalışma girişimleri beni oldukça rahatsız eder.” der o ve “Onlar en kötü senaryoları yazarlar: ‘Sen cinsel istismara uğradın, bu yüzden hayatın boyunca travmatize olacaksın.’ ya da ‘Sen başkalarına cinsel tacizde bulunacaksın.’ gibi.” Çocukken cinsel istismara uğramış doktor, avukat, rektör arkadaşlarım var benim. Erkek mağdurlar rol modellere ihtiyaç duyarlar, bu en kötü senaryolara tabi tutulmaya değil!

“Cinsel istismara uğramış erkeklerin tümünün kendilerine yanlış yolu seçecekleri her ne kadar bir efsane olsa da ve hatta kendilerine cinsel taciz olmasa bile, travmaya öfke ya da şiddet ile kesinlikle bazı cevaplar verirler.” der Goodwin. Bu erkek ve kadın mağdurlar arasındaki başka bir farktır.

“Bazı vakalarda, erkeğin egemenliğinin ya da şiddet davranışının, bir mağduriyet ifadesi olabileceğini düşünürüz.” der ve devam eder Goodwin: “Hatta bazı sosyal çalışmacılar için anlaması zordur bu durumu. Çünkü eğer biz bir bisiklet çetesi resmedersek hafızamızda, bizim ilk düşüncemiz onların kurban olabilecekleri yönünde olmaz. Bu adamlar sosyal hizmet mesleği açısından “iyi müracaatçılar” değildir. Ve ben iyi müracaatçı olmadıklarına karar verdiğimiz müracaatçılarla çok iyi işler yapabileceğimiz bir çalışma alanı olduğunu da sanmıyorum açıkçası. Erkekler öfke ve egemenlik için bu üstünlüğe sığınabilirler ve bazen sosyal çalışmacılar, bunu itiraf etmeyi gerekli görmeseler de, müracaatçıların bekleme odalarında onları bekleyen insanlar olmadığını açıkça hissedeceklerdir. Bu bazen dönüş için hiçbir yeri olmayan kurbanlar için talihsiz bir durum olabilir.


Tedavi ve Geri Kazanma

Ne yazık ki, yetişkin erkek kurbanlar ile çalışmak isteyen sosyal çalışmacılar için çok fazla eğitim olanağı bulunmamaktadır ve ülke çapında gerçekten erkeklere odaklanan sadece birkaç kuruluş bulunmaktadır (MaleSurvivor, The Men’s Project ve The Men’s Center gibi). Uzmanlar bu programların sadece su yüzüne çıkış için bir başlangıç olduğunu söylüyorlar. Özellikle erkek kurbanlar üzerinde kendilerini eğitmek için sosyal çalışmacılara yönelik birçok fırsat varken. Gartner’in kitabı “Betrayed as Boys” bu müracaatçılar ile çalışmayı planlayanlar ya da çalışan terapistler için yazılmış bir kitaptır. Gartner: “Bu kitap önemlidir. Çünkü kitapların çoğu cinsel istismara uğramış çocuklar için yazılmıştır, terapistler için değil.” der.

Özelikle istismar mağdurlarına yönelik yazılan kitapları okumanın, hastaların bunlardan faydalanıp faydalanmayacağını belirlemek adına, sosyal çalışmacılar için önemli olduğunu belirtir Gartner. “Kitabı sadece bir defa okumamak gerektiğini müracaatçılara söylediğinizden emin olun.” Der ve ekler: “Ve bu, terapistler için de geçerlidir. Benim kitabım zor okunur. Eğer müracaatçılar ve terapistler boğulmuş hissederlerse kendilerini, ben her ikisinin de bir yere konmasını söylerim.”

Erkek mağdurlar ile çalışmanın hassas bir yaklaşım gerektirebileceğine dair hiç soru yoktur. Mağdurların deneyimleri üzerine okumalar yapmak, bir kurbana neler olup bittiğini anlamak adına sosyal çalışmacılara daha iyi yardımcı olacaktır. Gartner’a göre tedavi, genellikle ince bir çizgi üzerinde yürürken aşağı kayan bir şeyi ifade eder. Bir yandan da, bu deneyimin ayrıntıları ile ilgili olduğunuzun izlenimini vermemek oldukça önemlidir. Bu hastanın baskı hissetmesine neden olabileceği gibi, kolaylıkla onların kendilerini kapatmalarına da sebep olabilir.

Yine de tedaviyi etkili kılmak için, müracaatçılar kendilerini açmaya ihtiyaç duyarlar. Yavaş bir yaklaşım izlenmeli ve müracaatçı baskı hissetmemeli der Gartner. Şu açıktır ki, sizin ihtiyacın olan şey, kişinin konuşmalarıdır. Çünkü detayları bilmek önemlidir, böylece bu işe başlayabilirsiniz. Ben her zaman bir müracaatçıya yapabileceklerinden daha hızlısını yapmamalarını söylerim. Siz, paylaşmaya hazır olduğunuzdan daha fazlasını paylaşırken; birisini travmatize etmek istemezsiniz der o.

Singer, tedavi süresi boyunca kontrolü sürdürmek için müracaatçının izninin önemine vurgu yapar. Çünkü istismar sırasında kontrol kaybı, travmanın bir parçasıdır. ‘Bunun üzerinde çalışmanız gerekir’in bir tokadı ya da mağduru kontrol etmek gibi bir sipariş meydana gelir. Süreç, müracaatçı merkezli olmayı ve kendini denetim altında tutmayı gerektirir. Terapist, bu müracaatçılar için bir rehberden çok daha fazlasıdır.

Ve ifadeler de önemlidir. “‘Cinsel istismara uğradınız mı?’ diye sormayın. Çünkü bu kurbanı hastaymış gibi hissettirir, bir erkeğin daha azı gibi.” der Gartner. Erken cinsel deneyimler hakkındaki sorularınızı merak yoluyla tarafsız bir şekilde sorun. Araştırmalar gösteriyor ki, bir erkeğe cinsel istismara uğrayıp uğramadığını sorduğunuzda onlar genellikle şunu der: “Hayır.” Fakat adamın hoşlanmadığı cinsel durumlar hakkında soru sormaya başladığınızda, o detayları paylaşmaya başlayabilir.

Bir sosyal çalışmacının toplumsal cinsiyet bakışı açısından Goodwin şöyle der, bu son derece bireysel meseledir ve oyun haline gelebilir de gelmeyebilir de. Men’s Project’sinde; diğerlerinin hiçbir tercihi yokken, bazı müracaatçılar için bir mesele olarak görünen mevcut kadın ve erkek terapistler bir arada vardır.

“Bazen mağdur tarafından tercih edilecek cinsiyet, faile bağlı olarak değişebilir.” der Goodwin. “Eğer mağdur bir kadın olsaydı, bir erkek tarafından istismara uğramayı tercih edebilirdi. Bu, kesinlikle düşünülmesi gereken bir değişkendir.”

Ve birçok sosyal çalışmacı, sadece gerçek kurbanlar ile çalışmış olmanın deneyimine sahip olmamalıdırlar. Onlar okuyarak ve online araştırmalar yaparak kendilerini daha çok eğitebilirler (MaleSurivor.org). Böylece müracaatçılarıyla daha ilişkili olabilirler.

“Daha iyi eğitimli bir terapist ve bildiğinizden daha fazlası olabilirsiniz ve kişisel mağdur kendiniz olmasanız bile müracaatçınızla daha çok ortak paylaşımınız olabilir.” der Singer ve şöyle devam eder: “Bu müracaatçılarla başarılı bir şekilde çalışabilmek için mağdur olmak gerektiğine inanmıyorum ben. Herhangi bir alanın bir tecrübesiyle şunu söyleyebilirim ki: Kendinizi daha fazla eğitmenin yolu, daha iyi ilişki kurmaktan geçer.”
                                                                                                                                      
                                                                                                                                          
Yusuf Adem UZUN
 Sosyal Çalışmacı
Eskişehir

Orijinal Metin:
Lindsey Getz Royersford,
Pensilvanya merkezli bir serbest yazar

9 Nisan 2012 Pazartesi

İYİ SOSYAL ÇALIŞMACILARA, KÖTÜ ŞEYLER OLURKEN: ETİK HATALARIN TEHLİKELERİ


Yaklaşık 30 yıl önce, Rabbi Harold Kushner’in etkili kitabı “İyi İnsanlara Niçin Kötü Şeyler Olur?” yayımlandı. Zayıf etik yargı kullanımları ile suçlanan sosyal çalışmacılara danışırken ben, sık sık bu kitabın başlığını düşündüm hep..

Etik Hataların Doğası

Kendilerini etik ile ilgili çatışmaların ortasında bulan sosyal çalışmacıların çoğu, müracaatçıyla cinsel ilişkiye girme ya da kendilerine sağlanmayan hizmetler için fatura şirketlerine hesap çıkarma gibi ciddi bir suiistimal sergilemediler henüz. Bilakis, sosyal hizmetteki etik sorunlar genellikle yetenekli, vicdanlı ve özel uygulayıcılar tarafından yapılmış hatalar gibi sadece tarif edilebilir kalıplara büründüler. Bunlar üçüncü bir şahsı zarardan korumak için müracaatçının rızası olmaksızın gizli bilgilerin açıklanması ile müracaatçının gizlilik hakkı arasındaki seçim gibi profesyonel görevler arasındaki çatışmaları içeren, karmaşık etik ikilemler değildir. Onun yerine, bunlar meşhur muz kabuğunda kayan ve etik standartları ihlal eden iyi sosyal çalışmacıların içinde bulundukları durumlardır.

Aşağıda birkaç örnek inceleyeceğiz:

  • Bağımsız bir sosyal çalışmacı, kronik depresyon ile mücadele eden bir kadına danışmanlık hizmeti sunar. Müracaatçı işinden atılır ve sağlık güvencesini kaybeder. Sosyal çalışmacı kadına finansal destek olmak adına, onu kendi evinin temizliği için işe alır. Birkaç hafta sonra müracaatçı bir intihar girişiminden dolayı hastaneye yatırılır. Hastanede yatışı süresinde kadın, hastanenin psikologuna sosyal çalışmacının evini temizlediğini ifşa eder. Psikolog, müracaatçı ve sosyal çalışmacının “tuzağa düşerek” dâhil oldukları ilişkiden dolayı endişelenir ve sosyal hizmet lisans kuruluna iddia edilen sınır ihlalini rapor halinde iletir.

  • Bir toplum ruh sağlığı merkezinde çalışan klinik sosyal çalışmacı, bipolar bozukluk ve alkolizm ile mücadele eden bir babaya danışmanlık hizmeti sunar. Kurumun klinik kayıtlarındaki danışmanlık oturumları belgelerine ek olarak, sosyal çalışmacı müracaatçı ile yaptığı çalışmalar ile ilgili kişisel notlarına ayrı bir dosya oluşturur. Sosyal çalışmacı kişisel notlarına müracaatçının hayatındaki çok hassas ayrıntıları dâhil eder; ki bu detaylar kurumun resmi kayıtlarında yer alacak olup, diğer çalışanlar tarafından da erişilebilir olduğundan müracaatçıyı oldukça rahatsız eder. Diğer yandan müracaatçı ve ayrı yaşadığı eşi, iki küçük çocukları ile ilgili tartışmalı bir velayet anlaşmazlığının tam ortasındadırlar. Müracaatçının eşinin avukatı, sosyal çalışmacının hazırladığı kişisel notları da içeren dosyayı mahkemeye istetir. Devletin yasalarının farkında olmayan sosyal çalışmacı, müracaatçısı ile ilgili kişisel notları koruyamaz böylece.

  • Madde bağımlılığı tedavi programını yöneten bir sosyal çalışmacı, bir vaka yönetim pozisyonu uygulanan eski bir müracaatçısını işe alır. Eski müracaatçı, yaklaşık 3 yıldan beri temiz ve ayıktır. Yani bu kurumdan hizmet almayı durdurduğundan beri. Eski müracaatçı, şimdi aynı kurumda çalışan olduğu için etik problemler ortaya çıkar. İşe alındığının hemen sonrasında, o müracaatçı olduğunda müracaatçı olan ve şu an hala kurumdan hizmet almaya devam eden iki kişinin gizli bilgilerine ulaşır. Ayrıca, işe alınan eski müracaatçı, o kurumdan hizmet alırken kurumun terapisti tarafından denetlenirdi ki, o şimdi vaka yönetim programı müdürlüğüne terfi eden kişidir. Dolayısıyla gizlilik ve sınır problemleri kurumda önemli tartışmalara yol açar.


Etik Hataları Önleme

Sosyal hizmetteki çoğu etik hatalar önlenebilirdir. Belki de en iyi önleyici yol, sosyal çalışmacıların potansiyel etik hatalara karşı atılacak yanlış adımların sürekli farkındalığı hususunda uyanık olmalarıdır. En yaygın risk alanları arasında müracaatçı gizliliği ve mahremiyeti, sınırlar ve ikili ilişkiler, çıkar çatışmaları, bilgilendirilmiş rıza, belgeleme ve hizmetlerin sona erdirilmesinin olduğunu söylemek mümkündür.


  • Müracaatçı Gizliliği ve Mahremiyeti: Sosyal çalışmacılar, gizlilik ve özel bilgilerin dikkatli yönetimini gerektiren sayısız olayla karşı karşıyadır. Sosyal çalışmacılar ilgili etik standartlar ve yasalara aşina olmalıdır. Örneğin; üçüncü şahısları korumak için, müracaatçının rızası olmaksızın gizli bilgilerin açıklanması; kolluk kuvvetleri ve medya temsilcilerine açıklama yapılması; HIV/AIDS ve madde bağımlılığı gibi hassas konulara ilişkin bilgilerin açığa vurulması; ölen müracaatçılar hakkındaki bilgilerin açıklanması; ebeveyn ve velilere küçükler hakkındaki bilgilerin verilmesi; müracaatçıların aile üyeleri arasındaki bilgi paylaşımı; e-mail, kısa mesaj, Facebook gönderileri ve diğer sosyal medyayı içeren elektronik iletişimin korunması; sosyal çalışmacının emeklilik, özürlülük, kıdem atlama veya ölüm durumu halinde müracaatçının gizliliğinin korunması; ödeme yapan üçüncü şahıslara açıklama yapılması; eğitim-öğretim ve dava işlemleri süresince, danışmanlara kamu ya da yarı kamu alanlarında açıklama yapılması gibi.

  • Sınırlar ve İkili İlişkiler: Sosyal çalışmacılar müracaatçıları ile olan ilişkilerinde açık ve uygun sınırları korumada dikkatli olmalıdır. Büyük risklerin neler olabileceğine dair bir göz atmak gerekirse; sosyal çalışmacıların arkadaşları ile eski müracaatçılarının ilişkisi; kamu alanlarında müracaatçılar ile karşılaşılması; müracaatçıların sosyal, dini ve yaşam döngüsü olaylarının devam etmesi; müracaatçılardan hediye kabul edilmesi; müracaatçılar için iyilik yapılması; mal veya hizmet için müracaatçılar ile takas edilmesi; küçük ya da kırsal topluluklardaki ilişkilerin yönetilmesi; müracaatçılarına kişisel bilgilerin ifşa edilmesi; eski müracaatçıların işe alınması olarak sıralanabilir.

  • Bilgilendirilmiş Rıza: Sosyal çalışmacılar, hizmetlerin ve bilgilerin açığa vurulmasında müracaatçının bilgilendirilmiş rızası ile ilgili yaygın olan standartlara bağlı kalmalıdır. Bu standartlar; müracaatçının rızasını almak için onun buna mecbur edilmemesi; müracaatçının onayını alırken onun zihinsel yeterliliğinin olması; müracaatçıların doğru bir şekilde sözlü ve yazılı onay vermesi; müracaatçıların onayının açık ve ayrıntılı bilgilere dayanması.

  • Geleneksel Olmayan Hizmetler: Geleneksel olmayan veya sıra dışı müdahaleler kullanarak tefekkür eden sosyal çalışmacılar, müracaatçıları oluşabilecek zararlardan korumak için sağlam adımlar atmalı ve olağanüstü dikkatli karar verme egzersizleri yapmalıdır. Sosyal çalışmacılar yetenekli konsültasyon aramalı ve geleneksel olmayan veya sıra dışı müdahalelerin kullanımını destekleyen profesyonel literatürden ve deneyimli iş arkadaşlarının desteğinden emin olmalıdırlar.

  • Belgeleme: Nitelikli dokümantasyon (belgelerle kanıtlama), hayati önem taşıyan risk yönetimi aracıdır. Sosyal çalışmacıların müracaatçılara sunduğu hizmetlerin kalitesini arttırmaya ek olarak, etikle ilgili riskleri yönetmek için sosyal çalışmacıların çabalarının asıl kanıtını dikkatli belgeler sağlar. Sosyal çalışmacıların yaptığı en yaygın hatalar arasında, güç etik yargıları yönetmek için atılan adımları belgeleme başarısızlığı gösterilebilir. (Örneğin, danışman meslektaşlar ve etiğin NASW kodu). Ayrıca sosyal çalışmacılar bazen bir müracaatçının kaydında çok fazla detay saklayabilirler, kesin ifadeler kullanmayabilirler ya da zamanında belgeleme konusunda başarısızlık sergileyebilirler. Eğer sosyal çalışmacılar sorularını kendi etik yargılarına yönelik yükseltmezlerse; belgeleme hataları onları büyük riskler altına sokabilir.

  • Hizmetlerin Sona Erdirilmesi: Sosyal çalışmacılar yanlış olan hizmetleri sonlandırdıklarında, müracaatçının terk edilme iddialarına karşı kendilerini maruz bırakırlar. Hizmetleri sonlandırmada yaygın olan prosedürleri kullanma konusunda dikkatli olmalıdırlar, özellikle de müracaatçının isteklerine aksi yönde bunu yapıyorlarsa. (Bir sonlandırma ile ilgili meslektaşına danışma, mümkün olduğunca müracaatçıyı önceden uyarma, müracaatçılara havale seçeneği sunma, acil ele alınması gerekenler hakkında bilgi verme önemli detaylardandır.)

            Etik çelişkiler sosyal hizmet mesleğinde kaçınılmazdır. Sosyal çalışmacılar etik hataları önlemek için, en yaygın etik riskler ve kapsamlı bir risk yönetim protokolü ile kendilerine bir an önce tanıştırmalıdırlar. 

Çeviri:
Yusuf Adem UZUN
 Sosyal Çalışmacı
Eskişehir

Orijinal Metin:
Frederic G. Reamer,
Sosyal Hizmet Okulu Yüksek Lisans Programı Profesörü